ŞUABU’L-İMAN

51. Şube ...Hüküm Vermek

 

İnsanlar Arasında Hüküm Vermek

 

Yüce Allah: ''Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. şüphesiz Allah işitir ve görür"[Nisa 58] buyurmuştur.

 

Yine: ''Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana Kitab'ı hak ile indirdik; hainlerden taraf olma!''[Nisa 105] buyurmuştur.

 

Yüce Allah kendini vasfederken: ''Adaleti yerine getiren''[Al-i İmran 18] buyurur.

 

Yine: ''Adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever''[Hucurat 9] buyurmuştur.

 

Bunun yanında hüküm, ölçü, tartı ve şahitlikte adil olmayı emreden pek çok ayet bulunmaktadır.

 

Halimi der ki: "Yüce Allah kendini "kıstil yani adaletle vasfetmiş, kullarına da kendi aralarındaki ilişkilerde, ölçü ve tartılarda bu adaletin gereklerine göre hareket etmelerini ve buna bağlı kalmalarını emretmiştir. Bu da bize insanların hem hüküm vermede, hem de kendi aralarındaki ilişkileri düzenleyen dini hükümlerin uygulanmasında riayet etmesi gereken bir adaletin olduğunu göstermektedir. Bunlar dışında kalan konularda ise insanların birbirlerine karşı insaflı davranması emredilmiştir. Örneğin kişi kendi hakkı olmayan bir şeyi talep etmemeli, kendisinden bir şey istenen kişi de istenen şeyi karşılama imkanı varsa bu talebi geri çevirmemelidir.

 

Hüküm verme konusunda, hakimin hüküm verirken arzularına göre hareket etmemeli, hakkı bırakıp başka bir şeye yönelmemelidir. Yüce Allah bu yönde Hz. Davud'a: "Ey Davud! Gerçekten biz seni yeryüzünde halife yaptık. İnsanlar arasında hak ile hüküm ver. Nefis arzusuna uyma, yoksa seni Allah'ın yolundan saptırır"[Sad 26] buyurmuştur.

Hakim, insanlar arasından seçilip de kendisine: "istediğin gibi hüküm ver!" denilen kişi değildir. Böylesi bir hak, ne Allah'a yakın bir meleğe, ne de gönderilmiş bir peygambere dahi tanınmış değildir. Hakim, Allah'ın, kullarına yönelik hükümlerini icra etmekle görevlendirilmiş kişidir. Hasımların ihtilaf ettiği konuda Allah'ın hükümlerine uygun olmayan her türlü sözü de reddedilmelidir. Hakim iken öylesi bir söz söylemesinin vebali de, hakim olmayan kişinin aynı sözü söylemesinin vebalinden daha ağırdır. Zira hakime bir emanet verilmiş o da buna ihanet etmiş, Allah adına yalan söylemiştir. Emanete ihanet münafıklık, Allah adına yalan söylemek de sapkınlıktır.

 

Yüce Allah bu konuda: "Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamber'e hainlik etmeyin. Bile bile kendi (aranızdaki) emanetlerinize de hainlik etmeyin"[Enfaı 27] buyurur.

Yine: "Kıyamet günü Allah'a karşı yalan söyleyenleri görürsün, yüzleri kaPkara kesilmiştir"[Zümer 60] buyurur.

 

imamın da insanlar arasında hüküm verecek kişiyi seçerken bu kişinin ilminin yanında bazı hasletleri de taşımasına dikkat etmelidir. Bu görev için seçeceği kişi ağırbaşlı, se bat gösterebilen, anlayış sahibi, sabırlı, hilim sahibi, adil ve güvenilir biri olmalıdır. Dini konularda hak yemeyen, değersiz hırslardan uzak duran biri olmalıdır. Allah'ın hükümlerini uygulamada sebat ve mukavemet gösterilmeli, Allah'ın öfkesine karşı her dem tetikte ve dikkatte olmalıdır. Sözünün arkasında durmalı ve bu konuda kimseden çekinmemelidir. Bunun yanında sözünü asla geri çekmeyen bir zorba olmamalı, ikisi arasında hayırlı bir yol takip edebilmelidir.

 

imam (lider) böylesi vasıflara sahip olan kişiyi hakim olarak seçtikten sonra onu kendi haline bırakmamalıdır. Görevi süresince davranışlarını, tutumlarını devamlı kontrol etmeli, bunlardan değiştirilmesi gerekenler varsa müdahale edip değiştirmeli, onaylanması gereken durumları varsa da en güzel şekilde onaylayıp desteklemelidir. Şayet ücretsiz hakimlik yapacak birini bulamazsa bu göreve seçtiği kişiye, bu görevi hakkıyla ve gereği gibi yerine getirebilmesi için ihtiyaçlarına yetecek kadar devlet hazinesinden maaş tahsis etmelidir ... " - Halimi, el-Minhac (3/187).

 

Halimi bu konuyu uzunca anlattıktan sonra da şöyle devam eder: "Hakim, görevi süresince verdiği hükümler konusunda ''Bu, Allah'ın hükmüdür! Bu da, divanın hükmüdür'' gibi sözler sarf etmemelidir. Zira hüküm ancak Allah'ın olduğu için bunu diyen kişi Allah'a şirk koşmuş olur.

 

Yüce Allah bu yönde: "İyi bilin ki hüküm yalnız O'nundur. O, hesap görenlerin en çabuğudur"[En'am 62] buyurur.

 

Yine: "Bilin ki yaratmak da, emretmek de yalnız O'na mahsustur.

Alemlerin Rabbi olan Allah'ın şanı yücedir''[A'raf 54] buyurur.

Yine: "O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez''[Kehf 26] buyurur.

 

Bu manada bu ayetlerin yanında pek çok ayet bulunmaktadır. Bunun yanında hüküm verme işinden uzak durmayı tavsiye eden, hatta böylesi bir görevden sakınmanın gerektiğini ifade eden rivayetler de mevcuttur. Ancak bu rivayetler böylesi bir işin kötü, çirkin, günah ve değersizliğine dair değil, böylesi bir görevin ağır bir görev olduğuna, saygın ve değerli bir görev olmasının yanında tehlikeli olduğuna dikkat çekmek içindir. Böylesi bir görevden uzak duranlar da daha çok bu görevi hakkıyla yerine getirememe çekincesiyle uzak durmuşlardır."

Beyhaki der ki: Kişi böylesi bir görevi hakkıyla ifa edemeyeceğini düşünüyorsa bu işe kalkışmamalıdır. Bu görevi yerine getirebileceğini düşünen kişiler ise bu konuda alim ve güvenilir olan kişilerle istişare etmelidir. Zira kişi kendisinde bulunan bazı kusur ve hataları göremeyebilir. Ancak böylesi kişilerle İstişare ettiği zaman onun göremediği şeyleri görüp kendisine söyleyeceklerdir. Halimi, hem bu konuyu, hem de buna bağlı diğer konuları detaylı bir şekilde açıklamıştır.

 

es-Sünenü'l-Kübro'da kadılık konusu içinde bu yönde değişik hadis ve rivayetler zikretmiştik. - Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra (10/103-145).

 

Daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenler söz konusu yere müracaat edebilirler.

 

 

 

7122- Abdullah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "İki kişiden başkası kıskanılamaz. Bunlardan biri. Yüce Allah'ın kendisine mal verdiği. ancak bu malı hak yolunda harcamaya zorunlu kıldığı kişidir. Diğeri de Yüce Allah'ın kendisine verdiği hikmetle hüküm veren ve bunu insanlara öğreten kişidir ...

 

Buhari ile Müslim, Sahıh'de İsmail b. Ebi Halid'den rivayet ettiler.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. - Buhari, ilm (1/26), zekat (2/112), ahkam (8/105) ile i'tisam (8/150) ve Müslim, salatü'/müsafirin (268).

 

 

 

7123- Abdulmelik b. Meysere der ki: Kufe'nin başkadısı olan Kürdus b. Kays'ın şöyle dediğini işittim: "Bedir savaşına katılanlardan bir adamın bana bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Böylesi bir mecliste oturmam benim için dört köleyi azat etmemden daha iyidir'' buyurmuştur."

 

Şu'be der ki: Abdulmelik'e: "Hangi meclisi kastediyor?" diye sorduğumda: "(Kürdus) kadılık yapıyordu (kadılık meclisi)" dedi.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. Darimi, rikak (s. 715) ve Ahmed,Müsned (3/474, 5/366).

 

 

 

7124- Musa b. İbrahim, Rabia oğullarından bir adamdan bildiriyor: Hz. Ebu Bekr, halife seçilmesinden dolayı evinde üzgün bir şekilde otururken yanına Hz. Ömer girdi. Ebu Bekr, Ömer'e: "Bu işi sen bana yükledin" diyerek ona sitem etti ve insanlar arasında hüküm vermenin zorluğundan yakındı. Ömer de: "Sen Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Hakim hüküm verirken içtihatta bulunup da isabet ederse iki sevap, içtihadı hatalı olursa da bir sevap alır" buyurduğunu duymadın mı?" dedi. Ömer'in naklettiği bu hadis, Ebu Bekr'i rahatlattı. 

 

Tahric: İsnadında biyografisini bulamadığım ravi vardır. Abdurrezzak, Musannef 11/328 (20674).

 

 

 

7125- İbn Bureyde el-Eslemi'nin, babasından bildirdiğine göre ResululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kadılar üç çeşittir ve ikisi cehennemde, biri" de cennettedir. Hakkı bildiği halde onunla hükmetmeyen kişi cehennemdedir. Hakkı bilmediği halde hüküm verip insanların haklarını heba eden kişi de cehennemdedir. Hakka göre hüküm veren kişi ise cennettedir ... 

 

Tahric: İsnadı zayıf olan hasen bir hadistir. Tirmizi 3/613 (1322), Ebu Davud 4/5 (3573) ve İbn Mace 2/776 (2315).

 

 

 

7126- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre ResululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "İnsanlar arasında hüküm verme işini üstlenen kişi bıçaksız bir şekilde boğazlanan kişi gibidir."

 

Beyhaki der ki: "Bu da bir önceki rivayette zikredilen ve cehennemlik olduğu söylenen kadılara yöneliktir. Sonraki rivayetler de bu yöndedir."

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Davud 4/4 (3571, 3572) ve Tirmizi 3/614 (1325).

 

 

 

7127- Abdullalı (b. Mes'ud) bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "insanlar arasında hüküm veren her bir hakim. kıyamet günü haşredildiğinde bir melek onu ensesinden tutup cehenneme getirir. Sonra melek başını Yüce Allah'a doğru kaldım. Eğer ''AU'' emri gelirse onu cehenneme atar ki, kırk yıl boyunca düşüp durur ... 

 

Tahric: İsnadı zayıftır.İbn Mace 2/775 (2311).

 

 

 

7128- Ma'mer der ki: İbn Şubrume kadılık görevinden azledildiği zaman onu yolcu edenlerin içinde ben de bulundum. İnsanlar dağıldıktan sonra yolda ikimiz baş başa kalınca bana baktı ve: "Ey Ebu Urve! Allah'a hamdolsun ki bu göreve başladığımdan şu ana kadar şu üzerimdeki gömleği bile yenisiyle değiştirmiş değilim" dedi. Bir süre suskun kaldıktan sonra da:

"Ey Ebu Urve! Ben sana Helal olan şeyi söyledim. Haram olan şeylere ise hiç bulaşmadım" dedi.

Ebu Abdillah Ahmed b. Hanbel der ki: "İbn Şubrume, Yemen kadılığından sorumluydu."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Sa'd, Tabakat (6/350-351).

 

 

 

7129- Şurayh der ki: "Hediye kapıdan girdiği zaman hakimlik pencereden çıkar."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Nuaym, Hilye (4/64).

 

 

 

7130- Ebu Zer der ki: "Yüce Allah hüküm veren her bir kişinin sözüne, bu hükmü uygulayan her bir kişinin eline bakar. Bunlar adaletle davrandıkları zaman Allah'a olan yakınmalar azalır. Ancak zulmettikleri zaman Allah'a olan yakınmalar çoğalır. Onun için Allah'a yapılan yakınmaları dindirin.''

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

7131 - Hz. Ömer der ki: "Erkekler de, kadınlar da üç çeşittir. Kadınlardan biri, iffetli, müslüman, yumuşak, sevgi dolu ve doğurgandır. Hayatın zorlukları na karşı ailesinin karşısında değil, yanında yer alıp onlara yardım eder. Böylesi kadınlar nadir bulunur. Bir diğer kadın da kap gibidir ve çocuk doğurmaktan başka bir işe yaramaz. Diğer bir kadın da baştaki bit gibidir. Yüce Allah böylesini erkeklerden dilediğinin başına koyar ve dilediği zaman da çekip alır. Erkekler de üç çeşittir. Biri iffetli, yumuşak huylu, akıllı ve bilgisine başvurulan biridir. Bir sıkıntıyla karşı karşıya kaldığı zaman düşünüp taşınır ve bu sıkıntının içinden çıkar. Diğeri, kıt görüşlü biridir. Başına bir sıkıntı geldiği zaman tecrübeli birine gidip danışır ve onun sözüne göre hareket eder. Bir diğeri de, bir hedefi olmayan şaşkın kişidir. Ne doğru yolu bulabilir, ne de doğru yolu gösteren birini dinler."

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (4/309-310).

 

 

 

7132- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi bir iş yapacağı zaman birine danışırsa Yüce Allah o işinde onu en doğrusunu yapmaya muvaffak kılar" buyurmuştur.

Hadisi sadece bu isnadla biliyorum.

 

İsnadında tanımadığım ravi vardır.

 

 

 

7133- İbrahim b. Yusuf el-Belhi der ki: İbn Uyeyne ile Hammad b. Zeyd'in şöyle dediğini işittim: "Bir erkeğin idareci olabilmesi için dört hasleti taşıması gerekir. Bunlar da yeterli ilim, gerektiği gibi bir vera (günah korkusu), kamil bir hilim ve işleri çekip çevirme kabiliyetidir. Kişi şayet bu dört haslete sahip değilse sofrası her dem serili, eli açık, çok gayretli olmalı ve insanlarla iyi geçinmelidir. Şayet bu dört haslete de sahip değilse iyi kılıç kullanmalı, iyi mızrak atmalı, cesur bir yüreğe sahip olmalı ve askerleri disiplin altında tutabilmelidir. Kişi, sayılan bu hasletlerden hiçbirini taşımıyorsa da idareciliği talep etmemelidir."

 

İsnadında tanımadığım ravi vardır.

 

 

 

7134- Meymun b. Miliran der ki: Bir gece Ömer b. Abdilaziz'e: "Ey müminlerin emiri! Senin bu halin ne olacak? Gecenin başında halkın işleriyle uğraşıyorsun. Gecenin ortasında seninle beraber olanlarla oturuyorsun. Gecenin sonunda ise ne durumda olduğunu Allah bilir" dediğimde, Ömer omzuma vurup: "Yazık sana ey Meymun! İnsanların akıllarını aşılamanın en iyi yolunun onlarla yüz yüze görüşmek olduğunu gördüm" karşılığını verdi.

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (5/340).

 

 

 

7135- Yahya b. Ebi Kesir der ki: Hz. Süleyman b. Davud, oğluna şöyle dedi: "Evladım! Bir iş yapacağın zaman mutlaka bilen birine danış! Danıştığın zaman yaptığın hiçbir işten dolayı üzülmezsin."

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (3/71) ve İbnEbi Şeybe, Musannef(9/9).

 

 

 

7136- İbn Abbas der ki: "İşlerde onlara danı?''[Al-i İmran 159] buyruğu nazil olduğu zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah'ın ve Resulünün aslında öylesi bir danışmaya ihtiyacı yoktur, ancak Allah bunu ümmetime bir rahmet kılmıştır. içlerinden danışarak iş yapanlar doğruyu bulurlar. Danışmadan iş yapanlar ise yanlış yola girmekten korunamazlar. ..

 

Metnin bazı bölümleri Hasan el-Basri'nin kendi sözü olarak da rivayet edilmiştir. MerfU garib (tek kanallı) bir rivayettir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (4/1644) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (2/359).

 

 

 

7137- Ahmed b. Said ed-Darimi bildiriyor: Nadr b. Şümeyl'in şöyle dediğini işittim: "Bir işte başkalarının görüşlerini almayan kişi mutlu olamaz. İşlerinde istişare eden kişi de musibete maruz kalmaz."

 

Ravileri güvenilirdir.

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

52.Şube: İyiliği Emredip Kötülükten Sakındırmak