26.ŞU’BE: CİHAD |
CİHAD |
Yüce Allah: "Ey
iman edenler! Kafirlerden (öncelikle) yakınınızda olanlarla savaşın"[Tevbe
123] buyurur.
Halimi der ki: Cihad farz
kılınmadan önce Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müşriklerle
birlikte otururdu. Bu dönemde Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy
gelirdi, ancak bu vahiy sadece kendisine yönelikti ve tebliğ emri de henüz
verilmemişti. Daha sonra: "Kalk da uyar''[Müddessir 2] emri verildi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu yönde endişeye kapılınca Yüce Allah
ona: ''Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan
onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni
insanlardan korur. şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete
erdirmeyecektir"[Maide 67] buyurdu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) tebliğe başlayınca da müşrikler onu yalanlayıp alaya aldılar.
Yüce Allah ona sabretmeyi emretti ve: "Sana emredileni açıkça söyle ve
müşriklerden yüz çevir. (Seninle) alayedenlere karşı biz sana yeteriz''[Hicr
94,95] buyurdu.
Yine bu yönde:
"Ayetlerimiz hakkında dedikoduya dalanları gördüğün vakit başka bir söze
dalıncaya kadar onlardan yüz çevir, uzaklaş. Şayet şeytan sana unutturursa
hatırladıktan sonra (kalk), o zalimler grubu ile beraber oturma''[En'am 68]
ayeti nazil oldu.
Sonra: "Kim Allah
yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de. Kim
Allah'a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine
ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükafatı Allah'a düşer. Allah çok bağışlayıcıdır,
çok merhamet edicidir"[Nisa 100] ayetiyle kendisi hariç ona iman edenlere
hicret izni verildi. Daha sonra Yüce Allah Resulullah'a da (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) hicret emri verip: "Deki: "Rabbim! (Gireceğim yere)
doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk
ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver"[isra 80]
buyurdu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hicret etti.
Daha sonra Yüce Allah:
"Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı
gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez''[Bakara 190] buyurarak
müslümanların kendileriyle savaşanlara karşı savaşmasına izin verdi. Daha sonra
ise: "Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle
cihad için izin verildi. şüphe yok ki Allah'ın onlara yardım etmeye gücü
yeter''[Hac 39] ayetiyle savaşı kendilerinin başlatmas:na da izin verildi. Ayet
"YukdUlune" lafzıyla da okunmuştur ve bu durumda ayetin anlamı bir
önceki ayetle aynı olur.
Daha sonra ise Yüce
Allah, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cihadı farz kıldı.
Müslümanlardan hicret
etmeyip de Mekke'de kalanlara da hicreti farz kıldı. Yüce Allah: "Savaş,
hoşunuza gitmediği halde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için
hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü
iken, siz onu seversiniz,''[Bakara 216] ayetiyle cihadı farz kıldı. Yine bu
yönde: "Ey iman edenler! Kafirlerden (öncelikle) yakınınızda olanlarla
savaşın ve sizde bir sertlik bulsunlar''[Tevbe 123], ayetini indirdi.
Yine: "Allah
yolunda savaşın ve bilin ki şüphesiz Allah hakkıyla işitendir ve hakkıyla bilendir"[Bakara
244] ayetini indirdi.
Bu yönde bunlar gibi pek
çok ayet indirmiştir. Daha sonra ise Yüce Allah cihadı herkesin yerine
getirmesi gereken bir görev kıldı ve bu yönde: "şüphesiz Allah,
mü'minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında
satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler.
Allah bunu Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kesin olarak vaad etmiştir. Kimdir
sözünü Allah'tan daha iyi yerine getiren? O halde, yapmış olduğunuz bu alışverişten
dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır"[Tevbe 111] buyurdu.
Bu ayetle birlikte farz
kılınan cihadı kabul edip bu yöndeki emre itaat etmek imandan oldu. Cihadın
farz kılınması da Allah yolunda öldüren veya ölen kişiye cennetin verilmesi şartı
üzerine olmuştur. Bunu bu şekilde kabul eden kişi de canını ortaya koyar. Bu da
bir alışverişe benzetilmiştir. Cihada çıkan kişi, cennet karşılığında canını
satmış, Yüce Allah da ondan bu canı cennet karşılığında satın almış gibidir. Bu
bakımdan cihada katılan her bir kişi, ilerde teslim edilecek olan cennet
karşılığında canını satmış demektir. Bu şekilde de cihadın farz kılınması ve
önemi ortaya çıkmaktadır. Doğrusunu da Allah bilir.
Cihada teşvik, fazileti,
önemi ve sevabına yönelik de Yüce Allah: "Ey iman edenler! Sizi elem dolu
bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi size? Allah'a ve peygamberine
inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz. Eğer
bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır. (Bunu yapınız ki) Allah, günahlarınızı
bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel
meskenlere koysun. İşte bu büyük başarıdır. Seveceğiniz başka bir kazanç daha
var: Allah'tan bir yardım ve yakın bir fetih. (Ey Muhammed!) Müminleri
müjdele!''[Saf 10-13] buyurmuştur.
Bu ayette Yüce Allah
cihadın yakın ve uzak zamanlardaki getirilerini müslümanlara bildirmiştir.
Yakın zamandaki getirisi düşmana karşı zafer, düşman beldelerini fethederek
elde edilen mallar, aileleri ile çocuklarının da bu mallar sayesinde içinde
yaşayacakları nimetlerdir. Uzak zamandaki getirisi ise cennet ve elden hiç
gitmeyecek olan nimetlerdir.
Bu yönde yine: "O
halde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar Allah yolunda
savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona
büyük bir mükafat vereceğiz"[Nisa 74] buyurmuştur.
Allah yolunda cihad
edenleri överken de: "İman ediP hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler
ve {muhacirleri} barındırıp {onlara} yardım edenler var ya; işte onlar gerçek müminlerdir.
Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır"[Enfal 74] buyurmuştur.
Yine: ''MüminIerden özür
sahibi olmaksızın {cihaddan geri kalıP} oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla,
canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad
edenleri, derece itibariyle, cihaddan geri kalanlardan üstün kılmıştır. Gerçi
Allah {müminIerin} hepsine de en güzel olanı {cenneti} vaad etmiştir. Ama
mücahitleri büyük bir mükafat ile, kendi katından dereceler, bağışlanma ve
rahmet ile cihaddan geri kalanlara üstün kılmıştır. Allah çok bağışlayandır,
çok merhamet edendir"[Nisa 95, 96] buyurmuştur.
Yine: "Çünkü
onların, Allah yolunda çektikleri susuzluk, yorgunluk, açlık, kafirleri
öfkelendirmek üzere bir yere adım atmaları ve düşmana karşı herhangi bir başarı
kazanmaları gibi hiçbir olay yoktur ki karşılığında kendilerine iyi bir amel
{in sevabı} yazılmış olmasın. şüphesiz Allah iyilik yapanların mükafatını
elbette zayi etmez. Allah yolunda küçük, büyük bir harcama yapmazlar ve bir
vadiyi kat etmezler ki {bunlar}, Allah'ın, yaptıklarının daha güzeliyle
kendilerini mükafatlandırması için hesaPlarına yazılmış olmasın"[Tevbe
120, 121] buyurmuştur.
Şehitler konusunda da:
''Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın.
Bilakis onlar
diridirler. Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar''[Al-i İmran 169]
buyurmuştur. Yine onlar hakkında: ''Allah yolunda öldürülenlere
"ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu
bilemezsiniz''[Bakara 154] buyurmuştur."- Halimi, el-Minhac (2/461-462).
3906- Hişam b. Sa'd
bildiriyor: Zeyd b. Eslem, "Sabredin"[Al-i İmran 200] buyruğunu
açıklarken: "Cihadda sabredin, anlamındadır" demiştir. "Sebat
gösterin"[Al-i İmran 200] buyruğunu açıklarken: "Düşmana karşı sebat
gösterin, anlamındadır" demiştir. "Hazırlıklı ve uyanık
olun"[Al-i İmran 200] buyruğunu açıklarken de: "Dininiz üzerinde her
zaman hazırlıklı ve uyanık olun, anlamındadır" demiş ve: ''Allah'a karşı
gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz''[Bakara 189] ayetini okumuştur.
Tahric: Ravileri güvenilirdir.
İbn Cerir, Tefsır (4/221) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (2/418).
3907- Abdullah b. Selam
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir grup oturduk
ve: "Şu ana kadar yaptığımız hangi amel Allah katında en değerli
olanıdır?" diye konuşmaya başladık. Bunu üzerine: "Göklerdeki ve
yerdeki her şey Allah'ı tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet
sahibidir. Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?
Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir
iştir. Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş
bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever ... ''[Saf 1-4] ayetlerini,
surenin sonuna kadar indirdi. Onu da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bize okudu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Darlıni, cihad (s. 596) ve Hakim, Müstedrek (2/69).
Evzai bu şekilde
"Onu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize okudu" lafzıyla
rivayet etmiş ve: "Yahya b. Ebi Kesir de bize bunu bu şekilde okudu" demiştir.
Muhammed b. Kesir de: "Evzai bize bunu bu şekilde okudu" demiştir.
Ebu'l-Velid de: "Muhammed b. Kesir bize bunu bu şekilde okudu"
demiştir. Ebu'l-Hasan b. Ukbe de: "Ebu'l-Velid bize bunu bu şekilde
okudu" demiştir. Ebu Abdullah da: "Ebu'l-Hasan eş-Şeybani bize bunu
bu şekilde okudu" demiştir.
Beyhaki de: "Ebu
Abdullah bize bunu bu şekilde okudu" demiştir.
İbnu's-Semmak'ın
rivayetinde ise İbrahim b. el-Heysem: "Muhammed b. Kesir bize sureyi
sonuna kadar bu şekilde okudu" demiştir. Ebu Amr b. esSemmak da:
"İbrahim b. el-Heysem bize sureyi sonuna kadar bu şekilde okudu"
demiştir. Ebu Abdullah da: "Ebu Amr b. es-Semmak bize sureyi başından
sonuna kadar bu şekilde okudu" demiştir. Ebu Abdullah de sureyi bu şekilde
okumuştur. Ali es-Samiri de: "Şeyh el-İmamu'z-Zeki Takiyyuddin Zahir bize
sureyi sonuna kadar bu şekilde okudu ve ''İmam Ahmed bize bunu bu şekilde
okudu'' dedi" demiştir.
Beyhaki der ki:
es-Sünenü'[-Kübra'da bunu Ebu İshak el-fezari ve Velid b.
Mezyed kanalıyla
Evzai'den rivayet etmiştik. - Beyhaki, Sünen (9/160).
Velid b. Müslim de
Evzai'den bu şekilde rivayet etmiştir.- Hakim, Müstedrek (2/69) ve İbn Hibban,
Sahih (1589).
Başka bir kanalla bu
hadisin aynısı rivayet olunmuştur.- Hakim, Müstedrek (2/69) ve Abdullah b.
el-Mübarek, Cihad 50 (1).
Topluluğun ezberlediği
de tek kişinin ezberinden daha sağlam görülür.
3908- Ebu Zer der ki:
Adamın biri Hz, Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ey
Allah'ın Resulü! En üstün amel hangisidir?" diye sordu. Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah'a iman ile O'nun yolunda cihad
etmektir" buyurdu. Adam: "Hangi kölelerin az at edilmesi daha
faziletlidir?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sahibinin gözünde en değerli olan kölenin azat edilmesidir" buyurdu.
Adam: "Böylesi bir köleyi az at etme imkanım olmazsa?" diye sorunca,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Azat olmak isteyen ve mesleği
olan köleye yardım eder veya iş bilmeyen köleye azat olmasında (maddi olarak)
yardımcı olursun" buyurdu. Adam: "Bunu da yapamazsam?" diye
sorunca da: "O zaman insanlara zarar vermemeye çalışırsın. Bunu yapman
kendi adına verdiğin bir sadaka gibidir" buyurdu.
İsnadı sahih, ravileri
güvenilirdir.
Başka bir kanalla bu
hadisin aynısı rivayet olunmuştur; ancak farklı olarak "Azat olmak isteyen
ve mesleği olan köleye yardım eder veya şaşkın birine yol gösterir veya iş
bilmeyen köleye azat olmasında yardımcı olursun" ibaresi geçmiştir.
Başka bir kanalla bu
hadisin aynısı rivayet olunmuştur. Hişam bunu "Şaşkın birine yardımcı
olursun" lafzıyla rivayet etmiştir.
Buhari ile Müslim
Sahih'de Hişam'dan ve Müslim de Abdürrezzak'tan rivayet etti.
Tahric: Buhari, ıtk
(3/117) ve Müslim, iman (136). - Müslim, iman (1/89).
3909- Ebu Hureyre der ki:
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "En üstün amel
hangisidir?" diye sorulunca: "Yüce Allah'a ve Resulüne imandır"
buyurdu. "Sonra hangisi?" diye sorulunca: "Sonra Allah yolunda
cihaddır" buyurdu. "Sonra hangisi?" diye sorulunca da:
"Sonra gereği gibi yerine getirilmiş bir hacdır" buyurdu.
Ravileri güvenilir olan
sahih bir hadistir.
Ebu'l-Hasan b. Bişran,
"İsmail es-Saffar -Ahmed b. Mansur Abdürrezzak -Ma'mer" kanalıyla
Zühri'den aynısını "Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"En üstün amel hangisidir?" diye sorunca:
"Yüce Allah'a
imandır" buyurdu" lafzıyla rivayet etmiştir.
Buhari ile Müslim,
Sahih'de İbralıim b. Sa'd'dan ve Müslim Abdürrezzak'tan rivayet etti.1
Tahric: Buhari, iman
(1/12) ve Müslim, iman (135). - Müslim, ıman (ı/88).
3910- Abdullah b.
Mes'üd'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "En
üstün amel. vaktinde klıman namaz ile Allah yolunda cihaddır" buyurmuştur.
Ravileri güvenilir olan
sahih bir hadistir.
3911- Ebu Said el-Hudri
bildiriyor: "Ey Allah'ın Resulü! En üstün insan hangisidir?" diye
sorulunca: "Canı ve malıyla cihad eden mümin kişidir" buyurdu.
"Sonra kim?" diye sorulunca da Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Allah'tan korkup kendi kötülüklerinden insanları uzak tutmak
için ıssız bir yere çekilen (ve kendini ibadete veren) kişidir" buyurdu.
Buhari, Sahih'de
Ebu'I-Yeman'dan ve Buhari ve Müslim de başka kanallarla Zühri'den rivayet
ettiler.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, cihad (3/200-201) ile rikak (7/188). - Buhari, rikak (7/188) ve
Müslim, imaret (122,124).
3912- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Allah yolunda cihad eden kişi -ki Yüce Allah. kendi yolunda kimlerin
gerçekten cihad ettiğini bilir- gündüzlerini oruçla. gecelerini de namazia
geçiren kişi gibidir. Yüce Allah da yolunda cihad için çıkan kişiyi (ölmesi
halinde) cennete sokacağını ya da elde edeceği sevap ve ganimetle sağ salim bir
şekilde evine döndüreceğini vaad etmiştir. ..
Buhari, Sahih'de
Ebu'l-Yeman'dan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahib,
ravileri güvenilirdir. - Buhari, cihad (3/201).
3913- Ebu Hureyre der
ki: Adamın biri Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve:
"Ey Allah'ın Resulü! Bana cihada denk olacak bir amel söyle" dedi.
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Buna denk bir şey
göremiyorum" buyurdu ve:
"Mücahid cihada
çıktığı zaman dönene kadar sen kendini mescid'e kapatıp ara vermeden gecelerini
ibadetle. gündüzlerini de oruçla geçirebilir misin?" diye sordu. Adam:
"Yapamam" dedi.
Ebu Hureyre der ki:
"Atının dizginleri elinde olduğu sürece mücahide iyilik yapar gibi sevap
yazılır."
Başka bir kanalla bu
hadisin aynısı rivayet olunmuştur, ancak adamın "Bunu yapamam" sözünü
zikredilmemiştir. Ebu Hureyre'nin sondaki sözünü ise aktarmıştır.
Buhari, Sahih'de İshak
kanalıyla Affan'dan rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahih,
ravileri güvenilirdir. - Buhari, cihad (3/200).
3914- Ebu Hureyre der
ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bize Allah yolunda cihada denk olacak bir amel
söyle" denilince. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Denk
olan şeyi) yapamazsınız" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Aksine
yapabiliriz" dediklerinde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yine: "Yapamazsınız" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Aksine
yapabiliriz" dediklerinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"(Denk olacak bir şeyi) bilmiyorum" buyurdu. Israr ettiklerinde de
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üçüncü veya dördüncüsünde: "Yüce
Allah'ın yolunda cihad eden kişi, gündüzlerini oruçla gecelerini de ibadetle
geçiren ve Allah 'ı zikreden kişi gibidir" buyurdu.
.
Müslim, Sahih'de Züheyr
b. Harb kanalıyla Cerir'den "Geri evine dönene
kadar" lafzıyla
zikretmiştir.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. - Müslim, imaret (110).
3915- Abdullah b. Mes'ud
der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "En üstün amel
hangisidir?" diye sorduğumda: "Namazları vaktinde kılmaktır"
buyurdu. "Sonra hangisi?" diye sorduğumda: "Anne babaya iyi
davranmaktır" buyurdu. "Sonra hangisi?" diye sorduğumda:
"Allah yolunda cihaddır" buyurdu. Sonra da susup bana bir şey demedi.
Ancak yine sorsaydım, yine bana bir cevap verirdi.
Buhari, Sahih'de Hasan
b. Sabbah kanalıyla Muhammed b. Sabik'ten ve Buhari ile Müslim, Şu'be kanalıyla
Velid b. el-Ayzar'dan rivayet ettiler.
Tahric: İsnadı sahih,
ravileri güvenilirdir. - Buhari} cihad (3/200). - Buhari} tevhid (8/212) ve
Müslim, tman (139).
3916- İbn Mes'üd der ki:
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "En üstün ameller hangileridir?"
diye sorduğumda: "Namazları vaktinde kılmak, anne babaya iyi davranmak ve
Allah yolunda cihad etmektir" buyurdu.
Tahric: İsnadı sahih,
ravileri güvenilirdir. Abdürrezzak, Musannef 11/190 (20295) ve Ahmed, Müsned
(1/448).
Ebu Abdillah el-Halimi,
bu yönde imam Ebu Bekr Muhammed b. Ali eşŞaşl'ye dayanarak şöyle der: Kişi
"En hayırlı şey şudur" dediği zaman bu, hayırlı gördüğü şeyin kendisi
için diğer tüm şeylerden daha üstün olduğu anlamına gelmez. Bundan kasıt, o
şeyin belli durumlarda diğer şeylerden daha hayırlı olduğudur. Örneğin kişi bir
sözü yerinde olmayan bir yerde söylediği zaman zarar gördüğünde "Susmaktan
daha hayırlı bir şey yoktur" der ve o durumda kendisine gerekli olan en
hayırlı şeyin susmak olduğunu ifade eder. Başka bir zamanda ise susmaktan zarar
gördüğünde "Müminin için en hayırlı şey bildiği bir konuda
konuşmasıdır" der. Susma konusunda söylediği söz nasıl geçerli oluyorsa
konuşma konusunda söylediği söz de geçerli olur. Yine kişi: "Filan kişi
insanların en akıllısı ve en üstünüdür" diyebilir. Bununla da o kişinin
insanların en akıllı ve üstün kişilerinden biri olduğunu kastetmiş olur.
Bu yönde "En
hayırimız, ailesine karşı en hayırlı olandır" hadisi rivayet edilmiştir.
Bunda da kasıt ailesiyle en iyi şekilde geçinen kişinin insanların en üstün
olanlarından biri olduğudur.
Yine "En
kötüleriniz bekar olanlarınızdır" hadisi rivayet edilir.2 Bu da
bekarların, insanların en kötülerinden olduğu anlamındadır. Zira bekar olan
kişi salih biri olsa da çirkin bir şeye bulaşabilir ve fitneden
korunamayabilir. Yoksa fasıklar onlardan daha kötüdür ve bekarlar içinde salih
kişiler de vardır.
Tahric: İbn Adiy,
el-Kamil (3/913), Ebu Ya'la, Müsned (4/37-38) ve İbnu'l-Cevzi, el-Mevduat
(2/257-258).
Yine "(Ağızda)
mahpus kalmayı en çok hak eden şey dildir" sözü rivayet edilir.1 Oysa
fasık ve fesatçı biri hapsedilmeyi dilden daha çok hak edebilir.
Tahric: İbn Ebi Asım,
Zühd (23), İbn Ebi Şeybe, Musannef (9/65), İbnu'l-Mübarek, Zühd 129 (384),
Ahmed, Zühd (s. 162), HenNAd, Zühd (1095), Veki', Zühd (285), Fesevi, Ma'rife
(3/189), Ebu Nuaym, Hilye (1/134), Taberani, M. el-KEbir 9/162 (8744, 8745,
8746, 8747) ve İbn Ebi'd-Dünya, Samt (16).
Yine "Mizan 'da
güzel bir ahlaktan daha ağır basan bir şey yoktur" hadisi rivayet edilir.
Oysa malumdur ki namaz ve cihad ondan daha üstündür. Yine "En hayırlınız
namazda omzuyla yanındaki kişiye rahatsızlık vermeyeninizdir" hadisi
rivayet edilmiştir. -Ebu Davud 1/435 (672)- Oysa hem karakter, hem de
dindarlığı bakımından ondan daha üstün kişiler bulunabilir. Ancak bu tür
ifadeler Araplar arasında kişinin içinde bulunduğu durum göz önünde
bulundurularak söylenir ve o durumda yapılması en uygun ve hayırlı şeyin o
olduğu ifade edilir. O durumda söylenen böylesi bir söz o şeyin her şeyden
üstün olduğu değil, belli şeylerden daha üstün olduğu anlamına gelir.''-
Halimi, el-Minhac (2/469-471).
Halimi bu konuda
açıklamalarını devam ettirdikten sonra sözü ibn Mes'Cıd'un bu rivayetine
getirip şöyle der: "ibn Mes'Cıd'un Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Sonra hangisi?" şeklindeki sorusuna gelince, bundan kasıt
üstünlük bakımından daha aşağıda olanı değil, aynı değerde olan ve onun yerini
tutan başka bir amelin hangisi olduğudur. Örneğin Yüce Allah: "Fakat o,
sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmektir. Veya
açlık gününde yemek yedirmektir. Yakınlığı olan bir yetime veya hiçbir şeyi
olmayan yoksula. Sonra iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden
ve birbirlerine acımayı öğütleyenlerden 0lmaktır''[Beled 11-17] buyurur. Burada
da kasıt yemek yedirmeyi imandan daha üstün tutmak değildir. Burada kasıt
kişinin köle azat eden veya yemek yediren kişilerden biri olmasıdır. Bunun
yanında bu kişinin sabır ehlinden, merhamet ehlinden olan müminlerden biri
olmasıdır. Doğrusunu da Allah bilir."
3917- Abdullah b. Amr b.
el-As'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Daha önce haccetmemiş olan kişi için bir hac on gazveden daha
hayırlıdır. Daha önce hacca gitmiş kişi için ise bir gazve on hacdan daha
hayırildir. Deniz yoluyla yapılan bir gazve kara yoluyla yapılan on gazveden
daha hayırlıdır. Bu yolda bir denizi aşan kişi tüm vadileri aşmış gibidir. Bu
yolda kendisini deniz tutan kişi de (karada yapılan savaşta) kanları içinde
çırpınan kişi gibidir."
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur, ancak tanımadığımız ravisi vardır. Abdürrezzak, Musannef
(5/285).
3918- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"(ilk defa ifa edilen) bir hac on gazveden daha üstündür. Bir gazve de
(ilk hac üzerine yapılan) on hacdan daha üstündür .''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/596).
3919- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre ResululIalı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Bir gazveye katılmadan veya bir gazveye katılmayı aklından geçirmeden
ölen kişi, münafıkilğın bir şubesi üzerine ölmüş olur. "
Müslim, Sahih'de
İbnu'l-Mübarek'ten rivayet etti.
Tahric: Ravileri
güvenilir olan sahih bir hadistir. - Müslim, imaret (158).
3920- İbn Ömer der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"insanlar dinar ve dirhem (para) konusunda cimri oldukları, cihadı bırakıp
öküzlerinin kuyruklarına yapıştıkları (çiftçiliği tercih ettikleri) ve iyne
türü alışveriş yaptıkları zaman Yüce Allah onların üzerine bela indirir ve
dinlerine geri dönmedikleri sürece de bu belayı kaldırmaz. ''
Tahric: Ravileri
güvenilir olan sahih bir hadistir. Ahmed, Müsned (2/28,42), Taberanı, M.
el-Kebir 12/432,433 (13583, 13585), Ebu Nuaym, Hilye (1/313-314) ve İbn Adiy,
el-Kamil (2/455).
Ata b. Ebi Rebah bu
şekilde aktarmıştır. Zayıf bir kanalla da yıne Ata'dan rivayet edilmiştir. -
Ebu Davud 3/740 (3462).
Beyhaki der ki: Bu hadis
"Hayve b. Şurayh - İshak b. Abdirrahman elHorasani - Ata el-Horasani -
Nafi' - İbn Ömer" kanalıyla bilinir. İyne türü satış da birine:
"Benden şu malı şu fiyata (vadeli olarak) satın al, ben de onu senden şu
kadar karla (peşin) satın alayım" denilerek yapılan satıştır.
3921- Muaz b. Cebel der
ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bana öyle bir amel söyle ki yaptığımda cennete
gireyim" dediğimde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne
güzel! Bana çok büyük olan bir şeyi sordun. Ancak Yüce Allah'ın kolaylaştırdığı
kişiler için pek kolayolan bir şeydir!" buyurdu ve şöyle devam etti:
"Yüce Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaz, farz namazlan kılar ve farz
kılınan zekatı verirsin. Sana bu işin (dinin) başını (temelini), direklerini ve
zirvesini de söyleyeyim mi? Bu işin temeli islam, direkleri namaz, zirvesi de
Allah yolunda cihaddır. Sana hayır kapılarını da bildireyim mi? Biri oruçtur ki
(kişiyi günahlara karşı koruyan) bir kalkandır. Diğeri sadakadır ve kişinin
günahlarına kefaret olur. Bir diğeri de gece namazlarıdır." Sonrasında
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlar, korkarak ve ümid ederek
Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak
verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar"[Secde 16] ayetini okudu.
Tahric: Ravilerinin tümü
güvenilirdir. 2549 ile 3078. hadislerde geçti.
Halimi der ki:
"Allah en doğrusunu bilir; bundan kasıt her bir amelin kabul görmesinin
temelinin namaz olmasıdır. Kişi müslüman değilse de yaptığı hiçbir amelin
değeri kalmaz. Bu da bedendeki baş gibidir. Şayet bedendeki baş yerinde ise
diğer organların bir değeri olur. Beden başı kaybettiği zaman da diğer
organların kişiye hiçbir faydası olmayacaktır.
Namaza gelince dinin
direği olarak ifade edilmiştir. Hadiste geçen "iş" ifadesinden kasıt
dindir. Namaz dinin direğidir, zira namaz olmadan din sağlam bir şekilde ayakta
duramaz. Namazın farziyetini kabul edip onu ifa etmemenin de bir anlamı olmaz.
Zira namaz olmadan kişinin sadece müslüman olması kanın akmasına engel olmaz.
"Bu işin zirvesi
Allah yolunda cihaddır" sözüne gelince de, bunun anlamı konusunda
bazıları, islami semboller içinde cihad kadar herkesçe bilinen ve önde olan bir
şeyin olmaması anlamında olduğunu söylemiştir. Bu da devenin en üst noktası
olan hörgücü gibidir. Kişi deveye bakınca ilk önce onun hörgücü gözüne
çarpacaktır ... '' Sonrasında Halimi açıklamalarına devam eder. - Halimi,
el-Minhac (2/473-474).
3922- Ebu Umame
bildiriyor: Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü! Bana seyahat etmek için izin
ver" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ümmetimin
seyahatı, Allah yolunda cihada çıkmakla olur" buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Davud 3/12 (2486).
3923- Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her ümmetin bir
ruhbanlığı vardır. Bu ümmetin ruhbanlığı da Allah yolunda cihaddır"
buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbnu'l-Mübarek, Cihad 67-68 (216), Ahmed, Müsned (3/266), Ebu Ya'la, Müsned
7/210 (4204), İbn Adiy, el-Kamil (3/3/1056) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef
(5/295296).
3924- As'as b. Selame
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıktığı savaşlardan birinde
ashabından bir adamı ortalıkta göremedi. Daha sonra görüp sebebini sorduğunda
adam: "Dağda tek başıma kalıp ibadet etmek istemiştim" dedi. Bunun
üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir daha böyle
yapma! Hiç biriniz bunu yapmasın! Kişinin islam için göstereceği bir anlık
sabır, herkesten uzak Rabbine yapacağı kırk yıllık ibadetten daha
üstündür" buyurdu.
Başka bir kanalla bu iki
hadisin aynısı rivayet olunmuştur.
Tahric: Ravileri
güvenilir, mürsel bir hadistir. Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned (s. 168) ve
Beyhaki, Sünen (10/89).
3925- Ebu Hureyre bildiriyor:
Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından biri bir dağ yolunda
bir su kaynağı gördü ve suyunun tatlılığı çok hoşuna gitti. "Keşke
insanlardan uzaklaşıp bu su kaynağının yanında yerleşsem ve kendimi ibadete
versem. Ama bunu Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sormadan
yapmam" dedi. Sorunca da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Bunu yapma! Birinizin Allah yolunda bir yerde durması ailesinin
yanında altmış sene boyunca kılacağı namazdan daha hayırıldır. Yüce Allah'ın
sizi bağişlamasını ve cennete sokmasını istemez misiniz? O zaman Allah yolunda
cihad edin. Zira bir deve sağımlığı kadar dahi olsa Allah yolunda savaşan
kişiye cennet vacip olur. ''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Tirmizi 4/181 (1650).
3926- İmran b. Husayn'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah yolunda
yapilan savaşta, saf ta bulunmak Allah katında kişinin kılacağı altmış yillik
namazdan daha hayırlıdır" buyurmuştur.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Darimi, cihad (598), Hakim, Müstedrek (2/68), Taberani, M.
elKebir 18/168,180 (377,417), Bezzar, Müsned (2/264, 65), Hatib, Tarih (10/295)
ve Ukayli, ed-Du'afa (s. 86).
3927- Başka bir kanalla
bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur; ancak "Allah katında" ibaresi
geçmemiştir.
3928- Osman'ın azatlısı
Ebu Salih bildiriyor: Osman b. Affan'ın, Mina'da Hayf mescidinde şöyle dediğini
işittim: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah yolunda
(cihadda) geçirilen bir gün diğer yerlerde geçirilen bin günden daha
hayırlıdır. Artık her bir kişi ne yapacağına baksın'' buyurduğunu
işittim."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Nesai, cihad (6/40) ve Tirmizi 4/189 (1667).
Allah en doğrusunu
bilir; bu rivayetlerden kasıt Allah yolunda savaşın sevabının diğer amellerden
kat kat fazla olduğunu göstermektir. Bunun ne kadar olacağı da insanların
niyeti ve ihlasına göre değişmektedir. Yine zamanına ve cihad yapılan yere göre
değişmektedir. Bu fazlalık bazen kırk, bazen altmış, bazen bunlardan daha az,
bazen de daha fazla olan bir katla dile getirilmiştir.
Şeyh Ebu Bekr Muhammed
b. Ali eş-Şaşi de şöyle der: Genellikle de bu yönde "yetmiş" sayısı
kullanılır. Buna "Kişi günde yetmiş defa aynı günahı işlese de bağışlanma
diledikten sonra o günahta ısrar etmiş sayılmaz"[633. hadiste] hadisi
örnek verilebilir. Burada "yetmiş" sayısıyla kastedilen bu sayının
bizzat kendisi değil, o işin çok sayıda olduğudur."
3929- Abdullah b.
ez-Zübeyr der ki: Minber üzerinde verdiği hutbede Osman b. Affan'ın şöyle
dediğini işittim: "Size Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
işittiğim bir sözü söyleyeceğim. Şimdiye kadar bunu size söylemememin sebebi de
sizlerden mahrum olmamaktı. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yüce
Allah yolunda nöbetle geçirilen bir gün, geceleri ibadetle gündüzleri de oruçla
geçirilen bin günden daha hayırlıdir'' buyurduğunu işittim."
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace 2/924 (2766).
İbn Ömer'den de mevkUf
olarak: "Size Kadir gecesinden daha hayırlı bir geceyi söyleyeyim mi?
Kişinin düşman korkusu olan ve belki de ailesinin yanına dönmeyeceği bildiği
bir yerde nöbet tutmasıdır" şeklinde rivayet edilmiştir. - İbn Ebi Şeybe,
Musannef(S/296) ve Hakim, Müstedrek (2/80-81).
3930- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Cehennem ateşinin iki göze dokunması haram kılınmıştır. Bunlardan biri,
Yüce Allah korkusuyla ağlayan gözdür. Diğeri de müslümanları kafirlere karşı
korumak için nöbet te bekleyen gözdür. ''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir, ancak isnadında kopukluk vardır. Hakim, Müstedrek (2/82-82).
3931 - Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah, kendi yolunda sadece cihad için çıkan kişiye kefil olmuş ve:
''Bana iman edip elçilerime inanarak sadece cihad için çıkan kişi, cennete
girmeyi veya ayrıldığı evine elde ettiği sevap ve ganimetlerle geri dönmeyi
benim kefaletimle garantilemiştir'' buyurmuştur. Muhammed'in canı elinde olana
yemin olsun ki Yüce Allah'ın yolunda herhangi bir yara alan kişi, kıyamet
gününde yarasını aldığı anki gibi gelir. Rengi kan rengi, kokusu da misk kokusu
gibi olur. Muhammed'in canı elinde olana yemin olsun ki ümmetime zor
gelmeyeceğini bilsem, Yüce Allah'ın yolunda savaşa çıkan hiçbir müfrezeden geri
durmazdım. Ancak imkanım yok ki hepsine savaş için binekler bulayım. Onlar da
imkan bulamiyorlar ve benden geri kalmak da onlara zor geliyor. Muhammed'in
canı elinde olana yemin olsun ki Yüce Allah'ın yolunda savaşıp ölmeyi, sonra
bir daha savaşıp ölmeyi, sonra bir daha savaşıp ölmeyi isterdim ...
Buhari, Sahih'de bir
kısmını Abdulvahid'den, bir kısmını Müsedded'den, bir kısmını da başkasından ve
Müslim, Züheyr b. Harb kanalıyla Cerir'den rivayet etti.
Tahric: Ravilerinin tümü
güvenilirdir. - Buhari, zebaih ''6/231) ile iman (1/14). - Müslim, imaret
(103).
3932- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Muhammed'in canı
elinde olana yemin olsun ki müminlere zor gelmeyeceğini bilsem, Yüce Allah'ın
yolunda savaşa çıkan hiçbir askeri birlikten geri durmazdım. Ancak imkanım yok
ki hepsine savaş için binekler bulayım. Onlar da benimle gitmek için imkan
bulamiyorlar ve benden geri kalmak da onlara zor geliyor ...
Yine şöyle buyurdu:
"Yüce Allah'ın yolunda herhangi bir yara alan müslüman kişi kıyamet
gününde yarasını aldığı anki gibi, kanlar yarasından akar bir halde gelir.
Rengi kan rengi, kokusu ise misk kokusu gibi olur ...
Her ikisini Müslim,
Sahih'de Muhammed b. Rafı' kanalıyla Abdürrezzak'tan rivayet etti. - Müslim,
imaret (106).
Tahric: Ravilerinin tümü
güvenilirdir. Buhari, cihad (3/203).
3933- Ebu Musbih der ki:
Bizans topraklarına çıkılan savaşta Ebu Abdillah'a: "Ey Ebu Abdillah! Sen
neden bineğine binmiyorsun?" denilince şu karşılığı verdi:
"ResululIah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yüce Allah. kişinin Allah
yolunda tozlanan ayaklarını cehennem ateşine haram kılar'' buyurduğunu işittim.
Bineğime iyi bakar, kabilemden de bu yönde yardım almam." O gün yürüdüğü
kadar da başka bir gün yürüdüğü görülmedi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned (s. 243-244), Ahmed, Müsned (3/367), İbn Hibban,
Sahih (7/61-62) ve İbnu'l-Mübarek, Zühd (32).
3934- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir askeri birliğin çıkmasını
emretti. "Ey Allah'ın Resulü! Bu gece mi çıkalım? Yoksa sabaha kadar
bekleyelim mi?" diye sorduklarında, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem):
"Geceyi bu şekilde
cennet bahçelerinde geçirmek istemez misiniz?" buyurdu.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Beyhaki, Sünen (9/158).
3935- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Arkadaşlarınız Uhud'da şehit olduklarında, Yüce Allah onların ruhlarını
yeşil kuşların içine yerleştirdi. Bu kuşlar cennet nehirlerine uğrar,
meyvelerinden yer ve Arş'ın altında asılı olan altından kandillere geri
dönerler. Bu şehitler orada yedikleri, içtikleri ve kaldıkları yerin
güzelliğini gördüklerinde: ''Kardeşlerimize, cihaddan uzak durmamalan ve savaş
an mda kaçmamalan için bizim cennette diri olduğumuzu kim haber verecek?''
dediler. Yüce Allah: ''Ben haber veririm'' buyurdu ve: ''Allah yolunda
öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Rableri katında
rızıklara mazhar olmaktadırlar''[Al-i İmran 169] ayetini indirdi."
Tahric: İsnadı sahih,
ravileri güvenilirdir. Ebu Davud 3/32-33 (2520).
3936- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Şehitler cennet kapısının yanındaki bir ırmağın kenarında yeşil bir
kubbenin içinde olurlar. Rızıkları da cennet'ten sabah akşam yanlarına
getirilir. ''
Tahric: İsnadı sahih,
ravileri güvenilirdir. Ahmed, Müsned (1/266), Taberani, M. el-Kebir 10/405
(10825), İbn Ebi Şeybe, Musannef (5/290), Abd b. Humeyd, el-Müntehab (720), İbn
Cerir, Tefsir (4/171-172) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (2/375).
3937- Mesruk der ki:
Abdullah b. Mes'ud'a, ''Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis
onlar diridirler; Rableri katında rızıklara mazhar olmaktadırlar"[Al-i
İmran 169] ayetini sorduğumuzda şöyle dedi: Biz de bunu Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorduğumuzda şöyle buyurdu: "Onların ruhu
yeşil bir kuşun içindedir ve cennette istedikleri gibi gezerler. Sonra ArŞ'ın
altında asılı bulunan kandillere konarlar. Onlar bu şekilde yaşarken Rabbin
onlara yönelir ve: ''Dilediğinizi benden isteyebilirsiniz'' buyurur. Onlar:
''Rabbimiz! Cennette istediğimiz gibi dolaşırken daha ne isteyelim?'' şeklinde
karşılık verirler. Ancak bir şey istemeden bırakılmayacaklarını anlayınca:
''Rabbimiz! Ruhlarımızı gerı bedenlerimize döndürmeni ve tekrar şehit olmayı
istiyoruz!'' derler."
Müslim, Sahih'de Yahya
b. Yahya kanalıyla Ebu Muaviye'den rivayet etti.
Tahric: Ravileri
güvenilir olan mevkUfbir hadistir. - Müslim, imaret (121).
3938- Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Şehit dışında cennet ahalisinden hiç kimse dünyaya, içindekiler on
katıyla kendisine verilse dahi geri dönmeyi istemez. Şehit ise gördüğü ikramdan
dolayı on defa dünyaya geri dönmeyi ve tekrar şehit edilmeyi arzular.''
Tahric: İsnadı sahih,
ravileri güvenilirdir. Tirmizi 4/187 (ı661).
3939- Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Şehit dışında, Allah katında hayırlı amelleri olup da ölen hiç kimse
dünyaya, içindekiler on katıyla kendisine verilse dahi geri dönmeyi istemez.
Şehit ise gördüğü ikramdan dolayı bir daha (veya on defa daha) dünyaya geri
dönmeyi ve tekrar Allah yolunda öldürülmeyi ister ...
Tahric: İsnadı sahib,
ravileri güvenilirdir. Buhari, cihad (3/208) ve Müslim, imaret (108,109).
3940- Abdullah b. Amr'ın
bildirdiğine göre Resetlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah'ın yolunda savaşan bir müfreze. ganimet elde ettiğinde
ahirette alacakları sevabm üçte ikisini (ganimet olarak) dünyadayken almış
olur. Geriye (ahirette) onlara üçte bir kalır. Ancak ganimet elde edemezlerse
sevabm tamamı onlar için ahirete kalır. ..
Müslim, Sahih'de
Mukri'den rivayet etti.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. - Müslim, imaret (153,154).
3941 - Sebre b. Ebi
Fakih der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cihadı zikredip şöyle
buyurduğunu işittim: "Şeytan, Ademoğlunun yollarında oturur. Önce onun
müslümanlık yolunda oturur ve: ''Kendi dinini, atalarının dinini bırakıp
müslüman mı olacaksın?'' der. Bu kişi şeytana uymayıp müslüman olunca bu kez
şeytan onun hicret yolunda oturur ve: ''Kendi vatanınl, kendi yurdunu bırakıp
başka yere mi gideceksin? Oysa hicret eden kişi bağlı at gibidir ve rahat
hareket edemez'' der. Bu kişi yine şeytana uymayıp hicret edince bu kez şeytan
onun cihad yolunda oturur ve: ''Cihada çıkıp canını ve malını ortaya mı
koyacaksın? Bu durumda öldürüleceksin, karın la bir başkası evlenecek ve malın
da başkaları arasında paylaştırılacak'' der. Bu kişi yine şeytana uymayıp
cihada çıkar. "
Sonrasında Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Şeytana uymayıp) böyle yapan (cihada çıkan)
ve ölen kişi, Yüce Allah tarafından cennete sokulmayı hak eder. Bu yolda
boğularak ölen kişi, Yüce Allah tarafından cennete sokulmayı hak eder. Bu yolda
bineğinden düşerek de ölen kişi, Yüce Allah tarafından cennete sokulmayı hak
eder" buyurdu.
Benim kitabımda bu
şekilde Sebre b. Ebi Fakih olarak geçer. Onun için İbnu'l-Fakih diyenler de
vardır.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Nesai, cihad (6/21).
3942- Cabir b. Ebi Sebre
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Şeytan, Ademoğlunun yollarında oturur. Önce onun müslümanlık yolunda
oturur ... " Sonrasında ravi bir öncekinin aynısını aktarır. Ancak hicret
konusunda: "Doğup büyüdüğün yeri bırakıp gidecek misin? Bu durumda çoluk
çocuğunu heba edeceksin" ilavesini yapar. Yine cihad konusunda:
"Çoluk çocuğunu kaybedeceksin" ilavesini yapar. Hicret eden için
verilen örneği ise zikretmez. Sonunda da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) naklen şöyle der: "(Şey ta na uymayıp) böyle yapan (cihada çıkan) ve
bineğinden düşüp ölen kişiye Yüce Allah cihad sevabının tümünü verir. Bu yolda
bir hayvan tarafından sokulup ölmesi halinde de Yüce Allah cihad sevabının
tümünü verir. Yine bu yolda boğularak ölmesi halinde de Yüce Allah cihad
sevabının tümünü verir. Vurularak ölmesi halinde de Yüce Allah tarafından
cennete sokulmayı hak eder. ''
Beyhaki der ki: Benim
kitabımda bu şekilde Cabir b. Ebi Sebre olarak geçer.
Başka bir kanalla bu
hadisin aynısı rivayet olunmuştur.
İsnadında tanımadığım
ravi vardır.
3943- Ebu Malik el-Eş'
ari der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
işittim: "Kişi Allah yolunda (savaş niyetiyle) çıkar da ölür veya
öldürülürse şehittir. Atından ya da devesinden düşerek veya bir hayvan
tarafından sokularak veya bu yolda yatağındayken veya Allah'ı dilediği başka
bir şekilde ölürse yine şehittir ve ona cennet vardır. ''
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. Ebu Davud 3/ ı 9 (2499).
3944- Muaz b. Cebel'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Allah yolunda bir deve sağımlığı kadar dahi olsa savaşan bir müslüman
cenneti hak eder. Samimi bir şekilde içinden Allah yolunda öldürülmeyi dileyen,
sonra da ölen veya öldürülen kişiye de şehit sevabi vardır. ''
Tahric: İsnadı
ceyyiddir, ancak kopukluk vardır. Tirmizi, cihad (1654, 1657).
3945- Muaz b. Cebel der
ki: "Allah yolunda bir deve sağımlığı kadar dahi olsa savaşan kişi cenneti
hak eder. Samimi bir şekilde içinden Allah yolunda öldürülmeyi isteyen sonra da
ölen veya öldürülen kişiye de şehit sevabı vardır. Allah'ın yolunda bir yara
alan veya sıkıntıya düşen kişi, kıyamet gününde huzura bu yara (veya sıkıntısı)
dünyadaki en canlı haliyle, zafiran renginde ve misk gibi bir kokuyla çıkar.
Yüce Allah'ın yolunda kişinin aldığı bir yara onun üzerinde şehitlik mührü
olur."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir, ancak isnadı illetlidir, Nesai, cihad (6/25),
3946- Muaz b, Cebel
bildirir: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
işittim ... " Sonrasında ravi söz konusu hadisi zikreder, ancak sonunda:
"Yüce Allah'ın yolunda kişinin üzerinde çıkan bir çıban da onun üzerinde
şehitlik mührü olur" lafzını kullanır,
Tahric: Ravileri
güvenilirdir, ancakisnadında kopukluk vardır. Ebu Davud 3/46 (2541),
Halimi der ki: ''Böylesi
bir kişiye şehitlik mührü vurulması konusu, Allah yolunda canlarını ortaya
koymaları, samimiyetleri ve ihlasları bakımından normal şehitlerle aynı gayret
ve çabayı göstermelerinden, içleri ve dışlarının Allah'a itaat noktasında benzer
olmasından dolayıdır.
Şahadetin manalarına
gelince, kelimenin aslı tebyın (açıklama) anlamındadır. Yüce Allah: ''Allah
şahitlik etti''[Al-i İmran 18] buyurur. Yani Allah, kullarına onların ilahı
olduğunu, kendisinden başka ilah bulunmadığını delilleriyle ortaya koyup
açıklamış, bunu da kulların akıllarına, idraklerine açık seçik bir şekilde
yerleştirmiştir. Bundan dolayı şahitlerin şahitliğine de beyyine (açığa
çıkarma) denilmiştir.
Şehidin anlamı için
kıyamet gününde resullerin konumunda olması ve resuller gibi diğerlerinin
lehinde şahitlik etmesi olduğunu söyleyenler de vardır. Yüce Allah:
''Peygamberler ve şahitler getirilir ve aralarında hakkaniyetle hüküm
verilir"[Zümer 69] buyurmuştur. Şehid de şahitliği olan kişidir."-
Halimi, el-Minhac (2/467).
HalımI'den başkaları ise
bu konuda şöyle der: Şehidin değişik anlamları vardır. Bunlardan biri cennete
gireceğinin açıklanması, bu yönde lehinde şahitlik yapılması, rahmet ile
nimetlere mazhar olmasıdır. Bir diğeri rahmet meleklerinin yanında hazır (şahit)
bulunmasıdır. Bir diğeri Yüce Allah'ın rahmetiyle cennette olan şeylere şahit
olmasıdır.
3947- Kays el-Cuzami'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"(Allah yolunda) öldürülen kişinin Yüce Allah'ın katında altı özelliği
vardır. Kanının ilk damlasıyla günahları bağışlanır. Kabir azabından korunur.
Kendisine keramet giysisi giydirilir. Cennetteki yerini görür. (Kıyametteki)
büyük korkudan emin olur. Cennet hurileriyle evlendirilir ...
Tahric: İsnadında tanımadığım
ravi vardır. Ahmed, Müsned (4/200) Bak: Suyuti, Dürrü'lMensur (2/378) ve İbn
Ebi Şeybe,Musannef(S/33).
3948- Kays el-Cuzami'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"(Allah yolunda) öldürülen kişinin Yüce Allah'ın katında altı özelliği
vardır ... " Sonrasında ravi bu altı hasleti zikreder. Ancak "Keramet
giysisi" yerine "İman giysisi" lafzını kullanır.
Ravileri güvenilirdir.
3949- Mikdam b.
Ma'dikerib'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Şehidin Yüce Allah'ın katında altı özelliği vardır. Kanının
ilk damlasıyla günahları bağışlanır. Cennetteki yerini görür. Kendisine iman
giysisi giydirilir ve cennet hurileriyle evlendirilir. Kabir azabından korunur
ve (kıyametteki) büyük korkudan emin olur. Başına vakar tacı konulur ki ondaki
bir tane yakut, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Cennette yetmiş iki
huri ile evlendirilir ve akrabalarından yetmiş kişiye şefaat eder ...
Tahric: İsnadı sahibı
ravileri güvenilirdir. Tirmizi 4/187-188 (1663) ve İbn Mace 3/935 (2799).
3950- Enes b. Malik. der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şehitler üç
çeşittir. Birincisi, kişi Allah yolunda, karşıiığını Allah'tan bekleyerek
canını ve malını ortaya koyarak savaşa çıkar. Ancak savaşta ne öldürmeyi, ne de
öldürülmeyi ister. Müslümanların sayısını arttırmaktan öte gitmez. Bu kişi ölür
veya öldürülürse bütün günahları bağışlanır, kabir azabından korunur, (kıyamet
günündeki) büyük korkudan emin olur. Cennet hurileriyle evlendirilir. Kendisine
keramet giysisi giydirilir ve başına da vakar ile sonsuzluk tacı konur.
ikincisi ise, kişi karşılığını Yüce Allah 'tan bekleyerek ve canı ile malını
ortaya koyarak savaşa çıkar. Bu savaşta öldürmeyi fakat öldürülmemeyi ister. Bu
kişi ölür veya öldürülürse Yüce Allah'ın dostu Hz. ibrahim'le yan yana olur ve
muktedir olan hükümranın (Allah'ın) huzurunda Sadakat Koltuğu'nda oturur.
Üçüncüsü, kişi karşılığını Yüce Allah'tan bekleyerek, canı ile malını ortaya
koyarak, hem öldürmek hem de ölmek niyetiyle savaşa katlitr. Bu kişi de ölür
veya öldürülürse kıyamet gününde kılıcını çekmiş ve omzuna dayamış bir şekilde
gelir. O sırada diz çökmüş olan insanlara: ''Yolu açın! Yolu açın! Biz ki Yüce
Allah için kanlarımızı ve mallarımızı feda ettik!'' der. "
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "Canım elinde olana yemin olsun ki
böylesi kişiler bunu Allah'ın dostu Hz. ibrahim'e veya diğer peygamberlerden
herhangi birine deseler bunu onların hakkı görüp yollarından çekilirler.
Sonrasında Arş'ın sağında bulunan nurdan minberler üzerine gelip otururlar.
insanlar arasında nasıl hüküm verildiğini seyrederler. Ölüm derdi çekmeden.
berzahta beklemeden, sayhadan (kıyamet çığlığından) korkmadan. hesap, Mizan ve
Sırat endişesi taşımadan insanlar arasında nasıl hüküm verildiğini seyrederler.
Ne isterlerse kendilerine verilir. Hangi konuda şefaatçi olmak isterlerse bu
hak onlara tanınır. Cennette istedikleri ne varsa kendilerine verildiği gibi
cennette istedikleri yerde de ikamet ederler. "
Muhammed b. Muaviye
en-Nisaburi, başkalarından daha zayıf olan biridir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Bezzar, Müsned 2/284 (1715).
3951 - Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah yolunda sabah veya akşam vakti yol alma dünya ve
içindekilerden daha hayırlıdır ...
Müslim, Sahih'de
Ka'nebi'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahibı
ravileri güvenilirdir. - Müslim, imaret (112) ve Buhari, cihad (3/202).
3952- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Yüce Allah yolunda solunan toz ile cehennem ateşinin dumanı kulun içinde
asla bir araya gelmezler. Bir kulun kalbinde iman ile cimrilik bir arada bulunmazlar.
''
Tahric: İsnadında meçhul
ravi vardır. Nesai, cihad ( 6 /13-14).
3953- Ebu Said el-Hudri
bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rab olarak Allah'a,
din olarak islam'a, resul olarak da Muhammed'e razı olan kişi cenneti hak
eder" buyurduğunu işittim. Bunun üzerine Allah'a hamd edip tekbir getirdim
ve bu duruma sevindim. Devamında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bir tanesi daha var ki Yüce Allah bunu yapanların derecesini cennette yüz
derece daha arttırır ki her iki derece arasında yer ile gök araSi kadar veya
daha fazla bir mesafe vardır" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Nedir
o?" diye sorduğumda: "Allah yolunda cihaddır! Allah yolunda cihaddır!"
buyurdu.
Bunu
es-Sünenü'I-Kübra'da İbn Vehb kanalıyla İbn Hani'den zikrettik.
Tahric: İsnadı sahih,
ravileri güvenilirdir. Ebu Davud 2/183-184 (1529). - Beyhaki, es-Sünenü'l-
Kübra (9/158).
Aynı kanalla Müslim,
Sahih'de rivayet etti.- Müslim, imaret ( 116).
3954- Abdullah b. Amr b.
el-As der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
işittim: "Cennete ilk girecek topluluk, Muhacirlerin fakirleridir. lira
kötülükler bunlarla defedilir ve bir emir verildiğinde dinleyip yerine
getirirler. içlerinden birinin yöneticiden bir ihtiyacı olduğu zaman bu
ihtiyacı giderilmez. ölünceye kadar içinde kalırdı. Yüce Allah kıyamet gününde
cenneti çağırınca bütün süsleri ve güzellikleriyle gelir. Sonra Yüce Allah:
''Allah yolunda savaşıp ölen, benim yolumda eziyet gören. yolumda cihad eden
kullarım nerede? Cennete girin'' buyurur. Bu şekilde hesaba çekilmeden ve ceza
görmeden cennete girerler. Melekler gelip: ''Rabbimiz! Biz ki gece gündüz seni
tesbih ve takdis ediyoruz. Bizlere tercih ettiğin bu kişiler kim?'' dediğinde,
Yüce Rabbimiz: ''Onlar benim yolumda öldürülen ve eziyetlere katlanan
kişilerdir'' buyurur. Bunun üzerine melekler gider, onların yanına her kapıdan
girip: ''Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Burası Dünya yurdunun ne
güzel sonucudur"[Ra'd 24] derler ...
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Müsned (2/168), Hakim, Müstedrek (2/71 -72) ve İbn Cerir,
Tefsir (4/216).
3955- Abdullah b. Amr
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana:
"Ümmetimden cennete
ilk girecek olanların kimler olduğunu biliyor musun?" diye sorunca:
"Allah ve Resulü daha iyi bilir" dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bunlar Muhacirlerin
fakirleridir. Bunlar kıyamet gününde cennetin kapısına gelip açılmasını
isterler. Kapıdaki bekçiler: ''Hesabınız görüldü mü?'' diye sorunca: ''Bizden
neyin hesabını soracaksınız? Biz ki Allah yolunda ölene kadar kılıçlarımızı
omuzlarımızda taşımıştık'' cevabını verirler. Bunun üzerine cennet kapıları
açılıp içeriye girerler. Diğer insanlar cennete girmeden de kırk yıl öncesinden
onlar girmiş olurlar."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Hakim, Müstedrek (2/70).
3956- Ashabdan Utbe b.
Abd es-Sülemi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: "(Savaşta) öldürülenler üç çeşittir. Biri, canıyla ve
malıyla Yüce Allah'ın yolunda cihad etmiş biridir ki, düşmanla karşılaştığında
ölene kadar savaşmıştır. işte şehit olan kişi budur ve Yüce Allah'ın Arş'ının
altında bulunan bahçede ferahlık içinde yaşayacaktır. Peygamberler de ancak
peygamberlik sıfatlarıyla ondan üstün olacaklardır. Diğeri ise birçok günah ve
hata işlemiş olan mümin kişidir. Bu da malıyla ve canıyla Yüce Allah'ın yolunda
cihad etmiş, düşmanla karşılaştığında da ölene kadar savaşmıştır. Bu şehidin
günah ve hataları yıkanıp temizlenecektir. Zira (salladığı) kılıç hatalarını
siler ve cennetin kapılarından istediğinden içeriye girer. Cennetin yedi
kapısı, cehennem in de yedi kapısı vardır. Cennetin her bir kapısı da diğerinden
üstündür. Diğer biri de, münafık biridir ki bu kişi malıyla ve canıyla Yüce
Allah'ın yolunda cihad etmiş, düşmanla karşılaştığında da ölene kadar
savaşmıştır. Bu kişi cehennemdedir. Zira kılıç münafıklığı gidermez ...
Tahric:
Ravilerigüvenilirdir. Tirmizi, terğib (2/316-317).
3957- Ömer b. el-Hattab
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Şehitler dört derecelidir: Biri, sağlam imanlı mümindir ki düşmanla karşılaştığında
Yüce Allah'a sadık kalmış ve öldürülmüştür. işte insanların, kıyamet günü
başlarını şöyle kaldırıp kendisine baktıkları kişi budur." Göstermek için
başını öyle kaldırdı ki takkesi düştü. -Ravi der ki: Veya Ömer'in, bunu rivayet
edip gösterirken takkesi düştü.-
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "işte bu, ilk derecede olan bir
şehittir. Diğer bir kişi de, yine sağlam imanlı bir mümindir. Düşmanla
karşılaştığında, sanki bedenine ağaç dikeni batmış gibi ürkeklik içinde savaşmış
ve şaşkm bir akla öldürülmüştür. Bu, ikinci derecede olan bir şehittir. Diğeri,
(hayattayken) iyi işlerine kötü işler de karışmış olan mümin kişidir. Bu da
düşmanla karşılaştığında Yüce Allah'a sadık kaliP öldürülene kadar savaşmiştir.
Bu üçüncü derecede olan bir şehittir. Diğer bir kişi de çok fazla günah
işleyerek kendini heba etmış mümin kişidir. Düşmanla karşılaştığında
öldürülünceye kadar savaşmıştır. Bu da dördüncü derecede bir şehittir. "
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 4/177-178 (1644).
3958- Ebu Musa der ki:
Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ganimet
için savaşan veya şöhret için savaşan veya saygınlık kazanmak için savaşan
kişilerden hangisi Yüce Allah'ın yolunda savaşmış olur?" diye sordu. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah'ın sözünün (hükümlerinin)
yüceltilmesi için savaşan kişi Allah'ın yolunda savaşmış olur" buyurdu.
Ravilerinin tümü
güvenilir olan sahih bir hadistir.
Buhari, Sahih'de
Süleyman b. Harb'dan ve Buhari ve Müslim de Gunder kanalıyla Şu'be'den rivayet
etti. - Buhari, cihad (3/206). - Buhari, hums (4/51) ve Müslim, imaret (149).
3959- Hanan b. Harice
bildiriyor: Abdullah b. Amr: "Ey Allah'ın Resulü! Bana cihadı ve savaşı
anlat" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Ey Abdullah b. Amr! Allah'ın yolunda sabrederek ve karşılığını O'ndan
bekleyerek savaşırsan Allah da seni sabreden ve yaptığının karşılığını
Allah'tan bekleyen biri olarak diriltir. Ancak gösteriş ya da ganimet için
savaşırsan Allah da seni riyakar ve mal peşinde olan biri olarak diriltir. Ey
Abdullah b. Amr! Hangi hal (niyet) üzere savaşırsan, Yüce Allah da seni o
şekilde diriltir. ''
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Davud 3/32 (2519).
3960- Muaz b. Cebel'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"iki türlü savaşılır. Yüce Allah'ın rızasını umarak, devlet başkanına
itaat ederek, değerli malını (cihad için) infak ederek ve fesattan kaçınarak
savaşan kişinin uykusu da, uyanıklığı da kendisine sevaptır. Övünmek için,
gösteriş için, şöhret için savaşan, devlet başkanına karşı gelen ve fesat
çıkaran kişi de yaptığı savaştan yeteri derecede sevap almadan geri döner ...
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Davud 3/30 (2515) ve Nesai, cihad (6/49) ile biat (7/155).
3961- Ebu Kılabe
bildiriyor: Şamlı Şurahbil es-Sımt denilen bir adam vardı. Kufe'deyken
kabilesinden bir adam ona büyüklük taslayınca onun bulunduğu bir yerde
kalmayacağına dair yemin etti ve Şam'a gitti. Bir gün Şam'da Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ashabından birkaç kişiyle birlikte otururken: "Kim
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittiği bir hadisi bize
aktarır?" dedi. Süleym oğullarından Amr b. Abese adında bir adam:
"Ben aktarırım" karşılığını verince, Şurahbil: "Allah babana
hayırlar versin! Ama (yanlış aktarmamaya) dikkat et!" dedi. Amr:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kişinin Allah yolunda bir
ok atması bir köleyi azat etmesi değerindedir'' buyurduğunu işittim" deyince,
Şurahbil bir daha: "Allah babana hayırlar versin! (Yanlış aktarmamaya)
dikkat et!" diye araya girdi. Amr şöyle devam etti: "Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kişinin Allah yolunda ağaran saçı, kıyamet
gününde ona bir nur olur'' buyurduğunu işittim."
Tahric: İsnadı sahib,
ravilerinin tümü güvenilirdir. Nesai, cihad (6/26-27), İbn Mace 2/940 (2812) ve
Tirmizi 4/184 (1638).
3962- Ebu Mes'ud
bildiriyor: Adamın biri yularıyla birlikte bir deveyi Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) getirip Allah yolunda sadaka olarak verdi. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Buna karşdık kıyamet gününde
yularlanyla birlikte sana yedi yüz deve verilecektir" buyurdu.
Müslim, Sahih'de Şu'be
ve başkalarından rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Müslim, imaret (132).
3963- Hureys b. Fatih
el-Eseni'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kişi Allah yolunda bir infakta bulunduğu zaman sevabı yedi yüz katıyla
yazılır" buyurmuştur.
Tahric: İsnadısahihtir.
Tirmizi 4/167 (1625).
3964- Ebu Yahya Hureym
b. Fatik'in bildirdiğine göre ResululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "insanlar dört, ameller ise altı sınıftır. Ameller cennet
veya cehennemi vacip kılan iki amel. bire bir karşılık bulan (iyi veya kötü) amel.
on katıyla karşılık bulan amel ve yedi yüz katıyla karşılık bulan amel olmak
üzere altı çeşittir. Kafir olarak ölen kişiye cehennem vacip olur. Mümin olarak
ölen kişiye de cennet vacip olur. Bir kötülük yapan kula karşılığı bir kötülük
olarak yazılır. Bir iyilik yapmaya niyetlenen kişiye bir iyilik sevabı yazılır.
Bir iyiliği yapan kişiye on iyilik sevabı yazılır. Kişi. Yüce Allah yolunda bir
harcamada bulunduğu zaman karşılığını yedi yüz katıyla alır. insanlar da dünya
ve ahirette bolluk içinde olan. dünyada bolluk ahirette ise darlık içinde olan.
dünyada darlık ahirette bolluk içinde olan ve hem dünya. hem de ahirette
şakavet içinde olan olmak üzere dört sınıftır. ..
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Taberani, M. el-Kebir 4/244, 245, 246, 247 (4152, 4153, 4154,
4155), Ahmed, Müsned (4/345, 346, 5/421-422), Hakim, Müstedrek (2/87), İbn
Hibban, Sahih (8/17) ve Ebu Nuaym, Hilye (9/34-35).
3965- Mesleme b. Cafer
es-Sülemi aynı isnadla bir öncekinin aynısım bildiriyor. Ancak iyiliğe
niyetlenme konusunda: "Kul bir iyiliğe niyetlendiği zaman karşılığı birden
on katına kadar olacak şekilde yazılır. Kul bir iyiliği yaptığı zaman ise
karşılığı ondan yedi yüz katına kadar olacak şekilde yazılır" lafzını
kullanır. Son kısmında ise "Hem dünya. hem de ahirette sıkıntı içinde
olan" lafzını kullanmıştır.
Buhari der ki:
"Mukatter" lafzıyla gelen bir önceki rivayet (Rukeyn Rukeyn'in babası
-Vesir b. Umeyle -Hureym b. Fatik kanalıyla gelen rivayet) daha sahih olan
rivayettir.
Tahric: Ravileri güvenilirdir.
- Buhari, Tarih 4 (2/423).
3966- İyad b. Gutayf der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah yolunda değerli
bir harcamada bulunan kişiye bunun karşılığı yedi yüz katiyla verilir"
buyurduğunu işittim.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Beyhaki, Sünen (9/171-172) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (9/171).
3967- Sa'sa'a b. Muaviye
anlatıyor: Ebu Zer'in yanına girdiğimde: "Neyin var?" diye sordum.
"Sadece amelim var! Amelim var!" karşılığını verdi. Ona: "Allah
sana merhamet etsin, bana bir hadis aktar" dediğimde:
"Aktarayım" karşılığını verip şöyle devam etti: "Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sahip olduğu mallardan Allah yolunda birer
çift infak eden müslüman bir kulu (kıyamet gününde) cennet bekçileri karşılar
ve her biri onu kendi kapısına çağırır'' buyurduğunu işittim. "Ey Allah'ın
Resulü! Allah merhametini senden esirgemesin! Bu infak nasıl olacak?" diye
sorduğumda: "(Kişinin malı) ayakkabıysa iki çift ayakkabı, deveyse iki
deve. sığırsa da iki sığır vermesidir" buyurdu.
Tahric: İsnadı salıilı,
ravilerinin tümü güvenilirdir. Nesai, cihad (6/48-49).
3968- Şurahbil b. Müslim
el-Havlani bildiriyor: Ravh b. Zinba', Temim ed-Dari'yi ziyarete gittiğinde atı
için arpa seçtiğini gördü. Ailesi de yanındaydı. Ravh ona: "Ailen bunu
senin yerine yapamaz mıydı?" diye sorunca, Temim: "Yapabilirdi. Ancak
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''(Allah yolunda) atı için arpa
seçip sonra torbayı boynuna asan müslümana Yüce Allah her bir arpa tanesi için
bir iyilik sevabı yazar'' buyurduğunu işittim'' dedi.
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. Said b. Mansur, Sünen 2 (3/203).
3969- Muhammed b. Ukbe
el-Kadi, babası kanalıyla dedesinden bildiriyor: Temim ed-Dari'nin yanına
gittiğimizde atı için arpa seçiyordu. Ona: "Ey Ebi Rukye! Bunu senin
yerine yapacak kimse yok mu?" dediğimizde: "Var! Ancak Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah yolunda kullanmak için edindiği at'ın
yem'ini kendi eliyle hamlayan müslümana her bir yem tanesi için bir iyilik
sevabı vardır'' buyurduğunu işittim" karşılığını verdi.
Ebu Umeyr der ki:
"Temim'in erkek çocuğu yoktu. Rukye adında bir kızı vardı ve kızının
adıyla ''Ebu Rukye'' şeklinde künyelenirdi."
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace 2/933 (2791).
3970- Abdullah b. Amr b.
el-As bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Savaştan dönüş de
savaşmak gibidir" buyurdu. Ayrıca: "Savaşan kişiye bunun sevabı
vardır. Savaşan kişinin ihtiyaçlarını karşılayan kişiye ise hem bunun, hem de
savaşan kişinin sevabı kadarı vardır" buyurdu.
Tahric: İsnadı sahih,
ravileri güvenilirdir. Ebu Davud 3/12 (2487).
3971- Ömer b. el-Hattab
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Bir savaşçının gölge (çadır) ihtiyacını gideren kişiyi Yüce Allah kıyamet
gününde gölgelendirir. Bir savaşçıya lazım olacak bütün malzemeleri karşılayan
kişi, bu savaşçı ölene veya dönene kadar kazanacağı sevabm aynısını elde eder.
içinde Yüce Allah'ın adının zikredileceği bir mescid inşa eden kişiye de Yüce
AIlah cennette bir ev inşa eder. ''
Velid der ki: Bu hadisi
Kasım b. Muhammed'e zikrettiğimde: "Bana da Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) naklen rivayet edildi" dedi. Muhammed b. elMünkedir ile
Zeyd b. Eslem'e aktardığımda ise her ikisi de: "Bana da Resulullah'tan
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen rivayet edildi" dediler.
Tahric: İsnadında
kopukluk ve tanımadığım ravi vardır. İbn Mace 1/243 (735), 2/921-922
(2758).
3972- Sehl b. Huneyfin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Allah yolunda cihad eden kişiye yardım eden veya savaşa çıkacak birinin
sıkıntısını gideren veya anlaşmalı köleye bedelinde yardımcı olan kişiyi hiçbir
gölgenin bulunmadığı bir günde (kıyamet gününde) Yüce Allah kendi gölgesinde
gölgelendirir. ''
Tahric: İsnadı kavi
değildir. Ahmed, Müsned (3/487), İbn Ebi Şeybe, Musannef (5/351,7/3,20),
Taberani, M. el-Kebir 6/154-155 (5590,5591) ve Hakim, Müstedrek (2/89, 90,
217).
3973- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Üç kişi Yüce Allah'ın yardımını hak eder. Bunlardan biri Allah yolunda
cihad eden kişidir. Diğeri illetti kalmak için evlenmek isteyen kişidir. Bir
diğeri de anlaşma bedelini ödemek isteyen mükatebeli köledir."
Tahric: İsnadı salıilı,
ravileri güvenilirdir. Nesai, cihad (6/15-16) ile nikah (6/61) ve İbn Mace
2/841-842 (2518).
3974- Muaz b. Cebel'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Savaşta olan mücahidin mektubunu ailesine veya ailesinin mektubunu
mücahide ulaştıran kişiye mektuptaki her bir harfe karşılık bir köle azat etmiş
gibi sevap verilir. Bunun yanında Yüce Allah (kıyamet gününde) onun kitabını
sağından verir ve cehennem ateşinden kurtuluşunun beraatını yazar. "
İsnadı zayıftır.
Halil b. Abdullah meçhul
biridir. Hadisin metni de münkerdir. Doğrusunu Allah bilir.
3975- İbn Ömer der ki:
''Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her
başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir"[Bakara 261] ayeti nazil olduğu
zaman Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rabbim! Ümmetim için
bunu arttır" buyurdu. Bunun üzerine: "Kimdir Allah'a güzel bir borç
verecek o kimse ki, Allah da o borcu kendisine kat kat ödesin"[Bakara 245]
ayet nazil oldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine: "Rabbim!
Ümmetim için bunu arttır" buyurunca: "Sabredenlere mükafatları
elbette hesapsız olarak verilir''[Zümer 10] ayeti nazil oldu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Hibban, Sahih (7/79-80) Bak: Suyuti, Dürrü'I-Mensur (1/747).
3976- Süleyman b.
Bureyde'nin, babasından bildirdiğine göre ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur: "Savaşa çıkan mücahidlerin hanımlan geride
kalanlara anneleri gibi haramdir. Kişi savaşa çikan bir mücahidin geride kalan
ailesine kefil olur da sonra ihanet te bulunursa kıyamet gününde bu mücahidin
karşısında durur ve iyi amellerinden istediği kadarını ondan alır. Yoksa
(böylesi bir ihanetin vebalini) ne zannediyorsunuz?"
Kabisa'nın rivayeti ise
şöyledir: "Cihada çıkan kişinin geride kalan karısının yanına girip çikan
kişi kıyamet gününde mücahid olan bu kişiye teslim edilir ve: ''Bu adam ailen
konusunda sana ihanet etti. Onun iyi amelinden istediğin kadarını alabilirsin''
denilir. Yoksa (böylesi bir ihanetin vebalini) ne zannediyorsunuz?''
Müslim, Sahih'de
Abdullah b. Ebi Şeybe'den rivayet etti.
Tahric: Bütün
kanallarıyla sahihtir. - Müslim, imaret (139).
3977- Halid b. ed-Dureyk
der ki: Ata b. Yezid'in yanında belalar konusu açılınca: "Yüce Allah'ın
emrettiği kişilere karşı cihad ettiğiniz sürece, imamlarınız sizler tarafından
getirilen davalarda Allah'ın Kitab'ına göre hükmettikleri sürece ve Rabbinizin
evinde (Kahe'de) haccettiğiniz sürece belaya maruz kalmaktan korkmayın"
dedi.
Ravileri güvenilirdir.
3978- Bekr b. Huneys
bildiriyor: Ömer b. Abdilaziz, Kostantiniyye'de esir düşen müslümanlara şöyle
bir mektup yazdı: "Sonrasına gelince; Sizler kendinizi esir olarak
görüyorsunuz. Maazallah! Asıl sizler Allah yolunda tutuklu kalmış kişilersiniz.
Bilin ki burada müslümanlara devlet hazinesinden ne veriyorsam sizin buradaki
ailelerinize de daha fazlasını veriyorum. Filan oğlu filanla birlikte her
birinize beşer dinar gönderdim. Rum zorbaların, gönderilen paraları ellerinde
tutmalarından çekinmesem daha fazlasını gönderirdim. Yine filan oğlu filanı da
küçük büyük, erkek kadın, hür köle, hepiniz için istenen fidyeyi verip sizi
kurtarması için gönderdim. Sevinin! Sevinin! Baki selam."
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın:
27.Şu’be: Allah
Yolunda Nöbet Tutmak